9 Temmuz 2016 Cumartesi

Bodrum'un hemen karşısı: Kos!

Bayram tatilinin 9 gün olması kuşkusuz insanların tatil programı, seyahat planları yapması için fazlasıyla tahrik ediyor. Türkiye'de bayram döneminde tatil yapmak inanılmaz masraflı olduğundan alternatifleri aramak elzem oluyor. Benim en büyük şansım ise, halamlarım Bodrum'da evlerinin olması ve Bodrum'un hemen karşısında (deniz yoluyla yaklaşık 30 dakika) Kos adasının olması oldu. Dokuz günlük bayram tatilini geçirmek için en ideal programlardan birisi tekneyle karşıya geçmek, daha ucuza ve daha insaflı fiyatlarla tatili geçirmek oldu.

Bodrum tatili öncesinde yaptığımız programda Kos adası mutlaka vardı. Bayram tatili kapsamında Cumartesi'den itibaren Bodrum'un çeşitli koylarında (Gündoğan, Yahşi, Turgutreis vb..) birer gün harcadıktan sonra öğrendiğim en güzel şey, Türkiye'de tatil yapmanın maliyetinin artık yüksek olduğu ve biraz gözde olan mekanların fahiş fiyatlar çektiği gerçeği ile tanışmak zor olmadı. Örneğin; Yahşi'deki plajlarda şezlong & şemsiye ücreti ödemiyorsunuz ancak kişi başı adisyonda 60 TL açıyor. 60 TL harcama limitiniz var, yediğiniz - içtiğinizi bu rakamdan düşüyorlar. 33lük bira 20 TL gibi bir rakamla satılıyor, frozen içecekler 35 TL bandında gidiyor. İnsan ister istemez "noluyoruz ulan!" diyebiliyor. Gündoğan'da bulunan bazı mekanların hakkını yemeyelim, 50lik biraya 11 TL diyorlar. La Locanta isimli mekanı bu konuda tavsiye ederim, rakamlar daha insancıl ancak yer bulma problemiyle karşılaşabilirsiniz. İskelesi biraz küçük olduğundan sorun yaşayabilirsiniz. Farilyalı isimli mekanda insanlarla dalga geçer gibi, bir gün rezervasyon yapıp - diğer gün rezervasyon yapmıyorlarmış. Yerseniz! Tavsiye etmem, tavırları hoş değil.

Velhasıl kelam, Bodrum'daki aşırı kalabalık - absürd rakamlar dikkate alındığında günübirlik veya 2-3 günlüğüne Kos'a kaçmak çok zor değil. Bodrum ve Turgutreis'ten tekneyle yaklaşık 30 dakikada kendinizi Yunan adalarında bulabiliyorsunuz. Eğer aynı gün gidiş - geliş almak isterseniz, 19 Euro. Farklı günlerde gidiş - geliş yapmak isterseniz, 30 Euro. Tabii firmalar arası rakamlar değişebilir, onları araştırmanızda fayda var. Feribot, katamaran gibi tercihler var. Bir de yukarıdaki gibi aslan parçaları gibi tekneler var. Yunan adaları için mutlak suretle dikkat edilmesi gereken bir husus var; Pasaport ve Schengen vizesi! Dilerseniz kapıda vize alabilirsiniz, sadece Yunanistan için geçerli olan bir kaç günlük vize veriliyor ancak bilgim yok. Halamla benim pasaportlarda mevcut hali hazırda Şubat ayına kadar geçerli Schengen vizesi olduğundan ve eniştenin oturma müsadesi olduğundan Kos adasına iki günlüğüne gitmek fazlasıyla cazip görünüyordu.
Kos'ta gezilecek çok fazla bir yer yok. Daha çok deniz tatili, plajda zaman harcama ve gece taverna gezmeleri, taze deniz mahsülü yiyebileceğiz restaurantlar var. Gezilecek yerlerin hepsi toplu halde birarada duruyor. Çok fazla zaman harcamanıza gerek yok, bir kaç saatte gezebilirsiniz ancak Kos adasında geçireceğimiz sürenin tamamını denizde geçirmeyi tercih ettik. Şehir merkezinde araç kiralayarak adayı keşfetmek mümkün ve mevcut ehliyetleriniz geçerli. Kos adasında gezebileceğiniz yerler;
  • Asklepion
  • Şövalye Kalesi
  • Antik Agora
  • Arkeoloji Müzesi
  • Hipokrat Ağacı
  • Odeon
Yukarıda saydığım yerler adanın tarihi ve meşhur yerleri ancak deniz keyfi için Tigaki ve Kefalos'a mutlaka uğramanızı öneriyorum. Yunanistan'da daha önce Atina ve Selanik'te fazlasıyla tarihi yerler gördüğüm için Kos adasında herhangi bir esprisi olduğuna inanmadığım arkeolojik kalıntıları gezmeyi tercih etmeyerek plajda zaman geçirmek daha cazip geldi. Fazlasıyla rüzgar alan, uçsuz bucaksız bir sahile sahip olan ve su sporlarına meraklıysanız mutlaka gitmeniz gereken Tigaki ilk durağımız oldu. Bodrum - Akyarlar mevkiisinin hemen karşısında kalan bu Yunan sahilindeki bizdeki gibi 40-60 TL arası değişen fiyatlara adisyon açılması gibi bir durum söz konusu değil. Şemsiye ve 2 şezlong kiralamak için 5 Euro fiyat çekiliyor, ki biz günün ortasından gittiğimizden ve eniştenin Yunan olmasından dolayı 3 şezlong - 1 şemsiyeyi aynı paraya kiralamış olduk. Adanın rüzgar alan kısmında olmamızdan dolayı akşamın ilerleyen saatlerinde rüzgara maruz kalmamız pek sevimli olmasa da, oldukça sığ ve temiz bir deniz bulunduğunu söylemek mümkün. Tigaki'de tekne yolculuğunun, adayı tanımanın ve aşırı sıcağın yorgunluğunu attıktan sonra deniz keyfinin üzerine bir de akşam saatlerinde 1-2 saat daha havuz sefası yapınca değmeyin keyfimize!

Kos'ta geçireceğimiz tek akşamda ise önümüzde iki alternatif vardı; adanın en meşhur balıkçısı Nick the fisherman veya hemen sahilde yer alan mekanlar. Biz ikisini de deneyimledik. Sahildeki restaurantların konsepti en sevdiğim türden.. Minik çakıl taşları üzerine atılmış tahta masalar, kıyıya vuran dalga ve ayın parıltısı.. Gelelim bahsetmem gereken en güzel yere; Deniz mahsülleri! Yunanistan'a geliyorsanız, her ne olursa olsun mutlaka deniz ürünlerinin tadına bakın. 3 kişi, tıkabasa doyduğumuz ve meşhur Yunan rakısı Ouzo'nun da içildiği yemek sonrası gelen hesap 75 Euro'ydu, ki bunun ada ve turistik yer olduğunu, fiyatların normalde bir tık daha yukarıda olduğunu söylemek mümkün. Bodrum veya İstanbul'da bu derece bir mekanda, böylesine bir yemek yemenin adisyon karşılığı (ki daha önce müdavimi olduğumuz yerlerde benzerlerini yaptık) 100 Euro'dan aşağı olmazdı. Lezzet kısmını tartışmıyorum bile.. Burada pek yemek paylaşma taraftarı değilim ama paylaşmadan geçemeyeceğim 3 nokta var; Midye, ahtapot ve kalamar dolması! Masaya gelen kabak (cips gibi incecik dilimlenmiş ve bol yağda kızartılmış), kızartılmış peynir, kalamar tava ve diğer mezelerden bahsetmiyorum.

 Hayatımda ilk kez deneyimlediğim domates soslu midye. Mükemmel!
 Bu adamlar bu işi çok iyi biliyor! Ahtapot ızgara..
 İçi tamamen peynirle dolu olan kalamar dolması.. Taze.

KOS'UN İNCİSİ: KEFALOS!
Kos'ta ilk gün alışveriş yaparken, dolaşırken buranın yerlilerine sorduğumuzda Kefalos'un adını listeye yazmıştık. Bunun yanı sıra her seyahat öncesi yaptığım gibi yaptığım bir kaç araştırma sonrasında ikinci gün için gidilecek yerler belliydi; Agios Stefanos Beach ve Kefalos'un alt tarafında kalan Kamari. İlk olarak Agios Stefanos'un yolunu tuttuk. Merkezden yaklaşık 40 km uzakta yer alan bu lokasyonda cam gibi bir deniz, tertemiz bir plaj göreceksiniz. Açık söylemek gerekirse; hayatımda girdiğim en soğuk ama en güzel sulardan birisiydi. Muğla'da vakti zamanında Azmak Nehri'nin oralarda da suya girmiştim, Göcek'te son derece berrak sulara girdim. Agios Stefanos Beach'te girdiğim suyun rengi cam gibiydi. İşin ilginç yanı, bizde olduğu gibi plajları işletmeler işgal etmemiş durumda. İsterseniz şezlong-şemsiye kiralayabilirsiniz, 5/7 euro arası değişen fiyatlarda. Dilerseniz şezlong veya şemsiye almadan, kendi havlunuzu serip güneşin ve denizin keyfini çıkartabilirsiniz. Kimse size karışmıyor.
Öncelikle şu fotoğrafı benden habersiz çeken ve güzel bir kare yakaladığına inandığım Arto enişteye bir teşekkür edelim. Blogdan da bir selam gönderelim kendisine.. Eurocup şampiyonuyla tanışan Yunan sahillerinde sarı-kırmızı şemsiye ile güneşlenmek hiç fena değildi. Agios Stefanos hakkında yazılması gereken ufak bir detay var. Kumsalın bittiği yerde, Agios Stefanos Bazilikası ve tarihi kalıntılar var. Şezlongda güneşlenirken veya denizde yüzerken kalıntıları izlemek veya tam karşınızda bulunan kiliseyi incelemek ayrı bir keyif oluyor. Sahilin tam karşısında ufak bir adacık var ve bu adacığın üzerinde küçük bir kilise var. Karşı adada yer alan Nisi Kastri adında mavi, beyaz şirin, minik bir kilise plajdan bakıldığında yakın görünüyor, yüzme bilenler için gitmemek için herhangi bir sebep yok. Benim bu adaya çıkma olayım daha garip oldu. Su o kadar soğuktu ki, ısınmak için yürüyor - zıplıyordum. Suyun derinliği çok düşük ve diz hizasında olduğundan neredeyse yolun yarısını "suya alışmak için yürürken" geçince hazır gelmişken adaya çıkayım diyerek kulaçlamaya başladım. Adanın kumsalı yok, taşlık. Şnorkel, gözlük, palet gibi teçzihatlı gelmediğimden biraz yüzdükten sonra adanın keşfini gerçekleştirdim. Arka tarafa doğru tırmanın, diğer taraftaki minik kaya oluklarının arasına girin. Denizin üç farklı renkte olduğunu göreceksiniz ve berraklığına hayran kalacaksınız. Eğer şnorkel, gözlük gibi teçzihatla gelirseniz mutlaka adanın etrafını gözlemleyin. Keyfini çıkartın.
Adaya gidişim pek bir kendimden habersizce olduğundan benim orada fotoğraf çekmem mümkün olmadı ancak plajda güneşlenen bizimkiler benim adaya çıkıp yaptığım tarzanlıkları karelere almışlar. Kilisenin oradaki taşa tırmanmış olan şahsına münasır benim. Suya indikten sonra tekrardan sahile doğru kulaçlamaya başladım, işin doğrusunu söylemek gerekirse çok uzak bir mesafe söz konusu değil. Su soğuk olduğundan hareket etmek zorundasınız, aksi takdirde üşüyorsunuz : ) Karadeniz sularında büyüyen, Saroz Körfezi'nde yüzen ben "üşüyorum" diyorsan suyun soğukluğunu düşünün. Ancak cam gibi pırıl pırıl suyun içinde kulaçlamak büyük bir keyif, tavsiye ederim.

Agios Stefanos Beach'te herhangi bir tesis, işletme olmadığından yeme - içme konusu fazlasıyla kısıtlı imkanlara sahip. Plajda sadece bir minibüsten bozma kantin dedikleri bir satış noktası var. Bu nedenle adanın diğer beachlerini de keşfetmek, daha işletmevari bir yer aramak üzere Kamari'ye doğru yola koyulduk. Kamari'de plajlara hizmet veren mekanların olması tercih edilebilir olmalarını sağladı ki, burada da Bravo Cafe'nin hem plajını hemde kendisini kullandık. Dilerseniz şezlongu ücretsiz kullanıp, keyfinize bakabilirsini. Dilerseniz plaja bakan tarafta oturup yemeğinizi yiyip - içeceğinizi içip eğlenmenize bakabilirsiniz. Biz ikisini birden yaptık. Arto ve Ayfer'i restaurant tarafına bıraktıktan sonra, plaj tarafına geçtim. Geçmez olaydım! 40 derece havanın olduğu adanın su sıcaklığı takribi 10 derece. Buz! Ancak suyun berraklığı, temizliği, turkuaz rengi sizi yüzmeye davet ediyor. Agios Stefanos'a göre daha derin olan bu suda donmamak için hareket etmek, yani yüzmek gerekiyor. Sığ suları sevmem, deniz dediğin derin olacak mantığında hareket edip soğuk suyun da etkisiyle yüzmeye başlayınca Kamari'nin de tadına bakmış oldum. Suyun soğuk olması nedeniyle fazla rağbet görmemesi, daha lokal ve sakin bir yer olması nedeniyle tercih edilebilir. Kos'a günübirlik gelen herkes Kos merkezdeki plajları tercih edince buradaki plajlar, koylar daha sessiz ve sakin, lokal insanların kullandığı bir nokta olarak karşınıza çıkıyor. Bize göre her ne kadar bayram ve tatil olsa da; Yunanistan için Çarşamba ve Perşembe haftaiçi olduğundan bu tarz mekanlar daha boş oluyor.
Kamari'nin ardından minik bir Kefalos turu ve sonrasında Kos merkeze dönüş. Ardından da yaklaşık 30 dakika süren yolculukla birlikte Bodrum'a tekrardan ayak basıyoruz. Kos için söylemek gereken bir nokta var; Bodrum veya Alaçatı'daki fahiş rakamlar, bayram dönemlerindeki absürd kalabalık göz önüne alındığında Ege'nin karşısında yer alan Yunan adalarına günübirlik veya iki - üç günlük ufak bir kaçamak daha makul rakamlara denk geliyor. Bu tür tatilleri yapmak için neredeyse yılın 11 ayı çalıştığımzı varsayarsak, yeni yerler görme fikriyle birlikte bu tür tatiller daha cazip!

Fiyatlar açısından ufak bir karşılaştırma gerekirse;
Bira - 3 Euro (Plaj mekanında), 2 euro (Market)
Pizza - 10 Euro (Plaj mekanında)
Souvlaki - 8 Euro (Plaj mekanında)
Gyros - 8 Euro (Plaj mekanında)
3 top dondurma - 6 Euro (Plaj mekanında)
2 şezlong & şemsiye - 5 Euro
Kalamar - 10 Euro (Restaurant)
Kalamar Dolma - 12 Euro (Restaurant)
Midye - 8 Euro (Restaurant)
Ahtapot - 10 Euro (Restaurant)
20'lik Ouzo - 8 Euro (Restaurant), 3 Euro (Market)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder