13 Aralık 2015 Pazar

Almanya'nın sessiz başkenti: Bonn..

Köln seyahat notlarında kendisinden bahsettiğim şehir, Bonn. Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya eyâletinin güneyinde, Ren Nehri'nin her iki yakasına yayılan bir kent, tıpkı komşusu Köln gibi. 2000 yıldan fazla süren bir tarihi var, Almanya'nın en eski yerleşim yeri olarak kabul ediliyor. 1990 yılında Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla Doğu ve Batı Almanya birleştiğinde Alman hükümeti başkent olarak Berlin'i tercih ederken, 18.yüzyıla kadar Köln dükleri tarafından idari merkez olarak kullanılan şehir şimdi sessiz, sakin, mütevazi ve kendi halinde..

Federal Meclis ve hükümet birimlerinin büyük kısmı Berlin'e taşınmış olmasına rağmen 6 federal bakanlığın ana binası Bonn'da bulunmakta, diğer bakanlıkların bazı daire başkanlıkları da kentte faaliyet göstermeye devam etmektedir. Başkentin Berlin'e kaydırılmasıyla özellikle hükûmet ve kamu binalarının yoğunlaştığı bölgenin çehresi büyük ölçüde değişti. Deutsche Welle, Bonn Uluslararası Kongre Merkezi ve diğer kamu ve özel sektör kuruluşları bu kesime yerleşti. Birleşmiş Milletler'e bağlı 18 birimin üslendiği BM Merkezi'nin de 2006 yılının Temmuz ayında yine söz konusu şehirde faaliyetlerine resmen başladığını söylemek mümkün. Kamu yönetiminden hallice, idari bir yönetim merkezi olmasının yanı sıra Bonn şehri bir efsanenin doğum yeri; Ludwig Beethoven!

Alkolik bir babanın, 8 engelli oğlundan birisi olan Beethoven'ın doğum yeri Bonn ve şehrin merkezine çıkan ana caddede doğduğu ev müze olarak kullanılıyor. Biz gittiğimizde, saatin geç olmasından dolayı kapalıydı ama son derece mütevazi bir şekilde karşımıza çıkan bu evin bulunduğu sokağın adı da haliyle Beethoven Sokağı olarak geçiyor. Evin olduğu caddenin sonunda çıktığımız meydanda da Beethoven'ın büstü sizi karşılıyor. Bonn şehri efsanesine haklı bir şekilde sahip çıkıyor. Biz Galatasaraylılar için Beethoven'ın yeri özeldir. UEFA Kupası'nı kazandığımız 2000 senesinde TRT-1'de maçı izlerken Popescu'nun penaltısından önce canlı yayın stüdyosuna Für Elise melodisiyle çalan telefonun sesi gelirdi. Hepimizin kulaklarında yankılanır hala o müzik zaman zaman.. Für Elise'nin bestekarıdır Beethoven.

Fazlasıyla mimari bir şehir Bonn, hayran kalmamak elde değil. Meydanlarına, parklarına, sokaklarına, binalarına.. Sanat ve tarih kapsamında bir çok müze mevcut. Ancak şehrin en önemli yapıtlarından birisi de Bonn Üniversitesi'nin efsanevi binası. Caddeyi komple kaplayan, duvarlarının tepesinde irili ufaklı heykel figürleri bulunan, ihtişamı ve mimarısıyla hayran hayran izleyeceğiniz bir üniversite binası. Geçmişte bu bina Köln düklerinin idari ve merkez binası olarak kullanılıyormuş, şimdilerde ise eğitim kurumu. Bonn Katedrali, Postamt (postahane), Godesburg Kalesi.. Beethoven heykelinin bulunduğu meydanda günün yorgunluğunu atacağınız cafe ve publar bulunuyor. Gece hayatı olduğunu söylemek çok güç, akşam 8'den sonra şehir sessizliğe bürünüyor. Manşet resimde muhteşem bir görsele sahip olan hükümet binasının bulunduğu alandaki cafe veya publarda oturarak güneşin batışını izleyebilirsiniz. Kuzey Avrupa'da olmanın en güzel yanı, akşam saat 9'da havanın yeni kararıyor olması. Biz akşam saat 6'dan sonra Bonn'u gezdik. Yürüyerek keşfedebileceğiniz, keşfederken düzene ve doğallığına hayran kalacağınız bir destinasyon. Köln'e gelmişken uğramanızda fayda var. Pişman olmazsınız.

Beethoven'dan çok bahsettik bu yazıda, 5.senfoniyle yazıyı bitirelim.
İyi eğlenceler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder